Ülkemizde meydana gelen büyük depremler binlerce can ve mal kaybına neden olmaktadır. Bunun en büyük sebebinin deprem değil, imansız binalar olduğunu artık biliyoruz. Yeni yapılan binaların daha sağlam olmasını bekliyoruz ama durum tam tersi. Yeni yapılan binaların yıkılması da akıllarda doğal bir soru işaretidir. Bu tür durumlarla karşılaştığımızda aklımıza ilk gelen isim Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan yüzyıllar önce yaşamış olmasına ve günümüz teknolojisine sahip olmamasına rağmen depremden sonra da ayakta kalan eserler inşa etmiştir. Peki Mimar Sinan’ın sırrı neydi?
Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük deprem sonrasında binlerce vatandaşımız enkaz altında kaldı ve binlerce bina yıkıldı.
Yaşadığımız deprem felaketinden sonra bir kez daha bahsettiğimiz isim tabi ki Mimar Sinan oldu. Yüzyıllar önce yaşamasına rağmen Mimar Sinan eserlerinde depreme karşı ne gibi önlemler almıştır?
Süleymaniye Camii, geniş ve görkemli yapısına rağmen yüzyıllara meydan okumuştur. Bugüne kadar toplam 89 deprem atlattığı bilinmektedir.
Evliya Çelebi, Süleymaniye Camii’nin 3 yıl boyunca yere yükselmediğini yazar. Mimar Sinan bunun sebebini padişaha bile açıklamaz.
Zemin uygun şekilde sıkıştırıldıktan sonra sağlam bir temel atılmaya başlanır. İnşaat bazında uygulanan teknik, deprem anında yapının alacağı hasarı en aza indirmektedir.
Süleymaniye Camii ve Mimar Sinan’ın diğer eserlerinin bu kadar sağlam olmasının bir diğer sırrı da Mimar Sinan’ın geliştirdiği harçtır.
Süleymaniye Camii’nin 77 kat büyük olan 17 Ağustos 1999 depreminden sonra da yıkılmayacağı düşünülüyor.
Mimar Sinan, klasik taş işçiliğini geliştirmiş, taşların ve monte edilmiş tellerin birleşim yüzeylerine delikler açmıştır. Bu teknoloji bugün Japonya tarafından kullanılmaktadır.
Mimar Sinan, binanın temelinde bir sorun olup olmadığını anlamak için ‘deprem terazisi’ ile bir yöntem geliştirir.